• +90 535 495 06 97
  • av.istemihan@hotmail.com
  • Şehit Mustafa Mahallesi 3501 Sk. Ekerhanlıoğlu İşhanı Kat 1 no:101 Tarsus/Mersin

İdare ve Vergi Hukuku

İdare Hukuku Nedir?

Kamu hukukunun kökü Roma Hukuku’na dayanmaktadır. Kamu hukukunun bir dalı olan idare hukuku oldukça yeni ve genç bir hukuk dalıdır. İdare hukuku, idarenin hukukudur. Devletin belli bir türdeki organlarının, yapılarının, kurumlarının ve hem de yine Devlet’in bu kurum ve kuruluşlarının görevlerinin ifasında düzenleyici, sınırlandırıcı ve yol gösterici kurallarının tümünü ifade eden bir kavramdır diyebiliriz.

Türkiye’de idarenin görevlerini sıralarsak; iç ve dış güvenliğin sağlanması ve korunması, ( milli güvenliğin korunması) huzur ve düzenin sağlanması ve korunması, (kolluk faaliyetleri) toplumun diğer temel gereksinimlerinin karşılanması, ( kamu hizmetlerinin ifası) özendirme ve desteklemeye yönelik faaliyetler, ( teşvik tedbirleri) iç düzen etkinlikleri, planlama çalışmalarıdır.

İdare Hukukunun Özellikleri

İdare hukuku, yeni, gelişme halinde genç bir hukuk dalıdır. Gerçekten de, çağdaş toplumun ve Devlet’in hızlı evrimine bağlı olarak idarenin ve idari faaliyetlerin gelişmeleri ve değişmeleri sürüp gideceğinden, idare hukukunun yakın bir gelecekte de yerleşip oturması beklenemez. İdare hukuku, bir siyasal hukuk dalı olma kimliğini korumaktadır. İdare, siyasal güçlerle bağlantısı ve onların uzantısı ve tamamlayıcısı olmak dolayısıyla, siyasal öge ve etkilerinden tamamen arınmış ve hatta arınabilecek durumda değildir. idare hukuku, tedvin edilmemiş bir hukuk dalıdır. Özel hukuk dalları gibi bir metin hukuku değildir. idare hukuku, büyük ölçüde içtihatlara dayanan bir hukuk dalıdır. İdare hukukunda kamu yararı düşüncesi egemendir. İdare hukukunun uygulamasından doğan uyuşmazlıklar idari yargıda çözümlenir.

İdare Hukuku Avukatının İdari Davalardaki Önemi

İdarenin işlem ve eylemlerinde hukuka uygun davranması asıldır. Zira bir hukuk devletinde idarenin hukuka uyup uymama konusunda taktir yetkisi bulunmamaktadır. Ancak idare de sonuçta iradesini gerçek kişilerle somutlaştırdığı için bu kişilerin hatalı tutum ve davranışları nedeniyle idarenin de hukuka aykırı işlem ve eylemlerde bulunması mümkündür. İdarenin, hukuka aykırı bir tutum ve davranışta bulunmuş olsa bile, bunu sürdürmekte direnmemesi, en hızlı ve etkili şekilde hukuka aykırı durumu ortadan kaldırması ve eğer bir zarar doğmuşsa bunu gidermesi gerekir. İşte bu noktada idare hukuku avukatının idari davalardaki önemi ortaya çıkmaktadır. Açılan ve yürütülen idari davalar ile zarar ortadan kaldırılmalıdır.

En İyi İdare Hukuku Avukatı

Daha önce de üst başlıklarımızın alt metinlerinde ifade ettiğimiz gibi kamu alanındaki uyuşmazlıkların çözümünde idari yargısı görevli ve yetkilidir. Bu idare rejiminin ve idare hukukunun varlığının ve buna göre yargı yolu ayrımının varlığının doğal ve zorunlu bir gereğidir. İşte idare hukukunda idari uyuşmazlıklar için idari yargıya başvurmak gerektiği için en iyi idare hukuku avukatını da bulunduğunuz ilde veya başka bir şehirde bulmak gerekmektedir. Çünkü hukuk da süreler ve haklar belli usullere göre düzenlenmiştir. Tanınan haklar ve düzenlemeler sonucunda avukat marifeti ile uyuşmazlığın çözülmesi en sağlıklı yol olacaktır. İdare ile kişi arasında çıkan uyuşmazlık karşılıklı dilekçe ya da uzlaşma yolu ile çözümlenmez. İdari yargıda dava açmak ya da zorunlu başvuru yolu ile üst makama başvuru yaparak idareye başvuru yapmanın gerekli olduğu unutulmamalıdır.

İdare Hukuku Avukatları Mersin

Alanında uzman ve iyi bir idare hukuku avukatı her daim yol gösterici ve çözüm odaklı olmalıdır. Pratik zeka ile somut olayı soyut normlara göre uyarlayarak bir çözüm üretme ve uyuşmazlığı çözme amacında olmalıdır. Kişilerin idari uyuşmazlıklar için idari yargıya başvurmadan önce idare hukuku avukatına danışması ve başvurmasının lehine olacağı hiç şüphesizdir. Çünkü idare hukukunda düzenlenmiş bir kanun metni yoktur. Kamu gücü egemendir. İdare ile bireylerin eşit konumda olduğu idare hukukunda söylenemez. Devlet yani idare daha güçlü konumdadır. Kendi doneleri ve belgeleri ile hazır konumda beklerken uyuşmazlığın diğer bir tarafı olan bireylerinde karşı doneler ve belgelerle hazır olması gerekmektedir. 

İdari Yargılama Hukukunda Dava Türleri

İdarenin yapmış olduğu eylem veya işlemin hukuk kurallarına aykırı olduğunun iddia edilmesi sonucu, böyle bir iddiada bulunan ile idare arasında ortaya çıkan çekişme idari uyuşmazlıktır. Her idari dava idari uyuşmazlığı içerir. Ancak her idari uyuşmazlık mutlaka bir idari davaya yol açması gerekmez. Bu idari uyuşmazlığın dava biçimine dönüşebilmesi için onun belli bir süre içinde ve belli usuller izlenerek yargı yeri önüne getirilmesi ve yargı yerinden hukuksal korunma istenmesi gerekmektedir. Dava türleri, bir yargılama düzeninde istemin konusuna göre açılabilecek davaları gösterir. İdari yargılama hukukunda yer alan dava türleri 2577 Sayılı kanuna göre ; iptal davası, tam yargı davaları, idari sözleşmeden soğan davalar olmak üzere 3’ e ayrılmaktadır. İdari sözleşmeden doğan davalar, öğretide tam yargı davasının bir türü olarak görülmektedir.

Tam Yargı Davası

Tam yargı davaları, idari işlem ve eylemlerden dolayı kişisel hakları ihlal ihlal edileler tarafından açılan davalardır. İdari işlem ve eylemlerden doğan zararların giderilmesi amacıyla açılan davalardır. Bu davanın açılabilmesi için zarar ana koşuldur. Genel olarak dört tür tam yargı davası bulunmaktadır. Tazminat davaları, geri alma davaları, idari sözleşmelerden doğan davalar, vergi davaları. Tam yargı davalarında genel görevli yargı yeri idare mahkemeleridir. Şu unutulmamalıdır ki ; bir idari işlem, sözleşme ya da eylem yoksa idareyi zorlamak için tam yargı davası açılamaz. Ana koşul burada idarenin kusurlu ya da kusursuz sorumluluk ilkeleri uyarınca mali sorumluluğunun söz konusu olması, tam yargı davasının esasına ilişkin ana koşuldur. Ancak idarenin aynı bir tutum davranışı için hem kusurlu sorumluluk, hem de kusursuz sorumluluk nedenlerine dayanılamaz.

Tam Yargı Davasının Özellikleri

Tam yargı davaları hem idari işlem hem de idari eylemlerden kaynaklanabilir. Kişisel bir hakkın ihlal edilip edilmediği araştırıldığı için sübjektif nitelikli davalardır. Kişisel bir hakkın ihlal edilmesi gerekmektedir. Tam yargı davalarının amacı bir hakkın yerine getirilmesi, uğranılan zararların giderilmesi ya da eski durumun geri getirilmesidir. Tam yargı davasında sadece davayı açan kimse verilen karardan yararlanabilmektedir. Tam yargı davalarında istem sadece tazminattır. Sadece hukuka aykırılık iddiası ile bu dava açılabilir. Sadece hakları ihlal olunan kişiler tarafından açılabilir. Davalı taraf ilgili kamu tüzel kişiliğidir. Ancak istisnai olarak idari sözleşmelerde sözleşmenin tarafı özel kişiler de davalı olabilmektedir. Tam yargı davalarında idari başvuru; idari işlemlerden doğan zararlarda kural olarak ihtiyari, salt idari eylemlerden doğan zararlarda ise zorunludur.

İptal Davası

İptal davaları, hukuka aykırı oldukları ileri sürülen idari işlemlerin geçmişe etkili olarak ortadan kaldırılması için açılan idari davalardır. İptal davaları hukuk devletinde vazgeçilmez bir hukuksal araçtır. İptal davası, bir hukuki uyuşmazlığın tarafları arasında cereyan eden klasik dava tiplerinden tamamen farklı, idare hukukuna özgü bir dava tipidir. İptal davasında kendiliğinden inceleme yöntemi uygulanır. İdari yargı yeri tarafların sundukları kanıtlarla bağlı değildir. kanıtları kendiliğinden araştırma yetkisine sahiptir. Yargıç  tarafların ileri sürdüğü iddia ve savunmalarla bağlı değildir. Bu hususlar iptal davasını diğer dava türlerinden ayırmaktadır. Dava konusu işlemin yürütülmesinin durdurulması ancak belli koşulların gerçekleşmesi durumunda mümkündür. Bunlar ise; idari işlemin uygulanması durumunda giderilmesi güç ya da imkansız zararlar doğması yeterli değildir. ayrıca idari işlemin açıkça hukuka aykırı olması gerekir. İşlemin açıkça hukuka aykırı olması koşulunun aranması, objektif hukuk düzeninin korunması amacına yöneliktir.

İptal Davasının Özellikleri

İptal davasında amaç bir idari işlemin geçmişe etkili olarak ortadan kaldırılmasıdır. Sadece tamamlanmış, kesinleşmiş ve icrai idari işlemler aleyhine açılan davalardır. Objektif niteliktedir. Sadece hukuka aykırılık iddiası ile açılabilir. İstem sadece iptal istemidir. Zararın tazmini için iptal davası açılamaz. Sadece menfaati ihlal olunan kişiler tarafından açılabilir. İptal kararından ilgisi bulunan herkes yararlanır. Davalı işlemi nihai olarak tesis eden idare olacaktır. Kanunla emredilenler dışında, dava açılmadan önce idareye başvuru yapılması isteğe bağlıdır. Salt bir işlemin iptali şeklinde ortaya çıkmaktadır.

İdari Dava Avukatları

Her idari uyuşmazlık idari davanın konusunu oluşturmaz. Bu ince ayrıma dikkat etmekte fayda vardır. Dava hakkı ihlal edilen ya da tehlikede olan kişinin, mahkemeye başvurarak yargısal koruma isteminde bulunmasıyla başlayan ve bağımsız ve yansız yargıçlarca verilen hükümle ( kesin olan ya da olmayan ) sona eren yargılama sürecidir. İdari davalar belli usul kuralları gözetilerek açılır. İYUK 3.maddesi bu konuda ayrıntılı bilgi vermektedir. Şu unutulmamalıdır ki; yargılamanın hukuka uygun ve gecikmeksizin yapılabilmesinin zorunlu koşullarından birisi de, dava dilekçesinde belirli hususların açıkça gösterilmesidir. Bu hususların gösterilmemiş olması ya da eksik gösterilmesi dilekçenin reddine neden olur ve sözü edilen eksikliklerin, öncelikle yargı organınca giderilmesi yoluna gidilir. idari dava dilekçesinin yanlış ve hatalı olmaması için idari dava avukatlarına müracaat etmenizi öneririz.