• +90 535 495 06 97
  • av.istemihan@hotmail.com
  • Şehit Mustafa Mahallesi 3501 Sk. Ekerhanlıoğlu İşhanı Kat 1 no:101 Tarsus/Mersin

Miras Hukuku

Miras avukatı, miras hukuku alanı içerisinde ortaya çıkan ihtilafların çözümünde başvurulması gereken ilk kişidir. Miras hukukunun miras kanunu adında bir kanunu bulunmamaktadır. Miras hukuku TMK içerisinde düzenlenmektedir. Miras hukuku, ölen veya gaipliğine karar verilen bir kişinin geride bırakmış olduğu mal varlığının dağıtılmasına ilişkin hukuki düzenlemeleri içermektedir. Gaiplik, bir kimseden uzun süre haber alınamaması halinde ilgililer tarafından mahkemeden kişinin ölümüne karar verilmesinin istenmesi ve mahkemenin bu yönde bir karar vermesi halidir. Bir nevi hukuki ölüm halidir denebilir. Ölen kişiden kalan miras bazen borca batık olabilmekte ve getirisinden çok götürüsü bulunabilmektedir. Miras avukatı borca batık terekenin nasıl reddedileceği konusunda da müvekkillerine yol göstermeli ve onları muhtemel zararlardan korumalıdır.

Miras Avukatı ve Mal Kaçırma Davası

Mal kaçırma davasının açılmasının nedeni muris muvazaasıdır. Peki muris muvazaası ne anlama gelmektedir? Muvazaa kelime anlamı olarak danışık, danışıklık anlamına gelmektedir. Muvazaa hukuki anlam olarak ise görünüşte geçerli olan ama tarafların kendi iradelerini yansıtmayan ve aralarında hükümsüz olması konusunda anlaşmaları durumudur. Muvazaanın amacı mal kaçırmadır. Miras hukukunda yapılan muvazaaya da muris muvazaası denmektedir. Muris muvazaası iki aşamalı olarak gerçekleştirilebilmektedir. İlk olarak yapılan sözleşme ile dış dünyada bir görünüş ve algı yaratılır. Bu ilk sözleşmenin altında ise muvazaanın taraflarının gerçek iradelerini yansıtan bir işlem yer almaktadır. Örnek olarak bir babanın iki çocuğundan birini diğerine göre daha çok sevmesi ve öldüğünde sevdiği çocuğuna daha fazla malı kalmasını istemesi halinde bu çocuğuna evini bedelsiz olarak vermesi ancak diğer çocuğu hak iddia edemesin diye satış gibi göstermesi verilebilir.

Mal kaçırma davasının kazanılabilmesi için söz konusu muvazaalı işlem mutlaka ispat edilmelidir. Ancak görüldüğü üzere muris muvazaası ispatı zor ve tecrübe gerektiren bir durumdur. Miras avukatı, miras hukuku alanındaki güncel Yargıtay kararlarına ve hukuk âlemindeki son gelişmelere hâkim olmalı her an bilgisini taze tutmalıdır. Deneyim ve tecrübe sahibi bir miras avukatı tarafından temsil edilmek muris muvazaasının ispatı konusunda olası hak kayıplarının yaşanmasının önüne geçebilmektedir.

Tenkis Davası Ve Miras Avukatı

Türk Medeni Kanunu, mirasta saklı pay kurumunu düzenlemiştir. Saklı pay sahipleri, miras bırakanın çocukları, eşi ve ana-babasıdır. Miras bırakanın sağlığında yaptığı birtakım tasarrufların, saklı pay sahiplerinin haklarını ihlal etmesi halinde tenkis davası açılabilir. Tenkis davasını yalnızca saklı pay sahipleri açabilir. Tenkis davası açılmasında istenen faydaya erişilmesi için saklı pay sahiplerinin haklarını iyi bilmesi gerekir. Zira tenkise tabi olan kazandırmaların tespiti çok önemlidir. Bu bağlamda saklı pay sahibi mirasçıların herhangi bir hak kaybına uğramamaları için miras hukukuna vâkıf bir avukatla çalışmak yerinde olacaktır.

Ortaklığın Giderilmesi Davası

Miras bırakanın ölümü ile mirasçılar, miras bırakanın malları üzerindeki ortaklıklılarını sona erdirebilirler. Malvarlığının nasıl paylaşılacağı hususunda mirasçılar anlaşamazlarsa taraflar Sulh Hukuk Mahkemesi’nden ortaklığın giderilmesini talep edebilirler. Bu talebi her bir mirasçı yapabilmektedir. Ortaklığın giderilmesi, satış veya taksim yoluyla yapılmaktadır. Söz konusu malların değeri, büyüklüğü ve cinsi ortaklığın giderilmesinde önemlidir. Bu sebeple ortaklığın giderilmesi, tarafları her zaman memnun etmemektedir. Ortaklığın giderilmesi davası neticesinde oluşabilecek bir hak kaybının önüne geçilebilmesi için miras hukukunda ve gayrimenkul hukukunda uzman, tecrübeli bir avukatla çalışılmalıdır.

Mirasın Paylaşılmasında Elbirliği Mülkiyetinin Paylı Mülkiyete Dönüştürülmesi Davası

Miras bırakanın ölümüyle mirasçılar, kalan mallara elbirliği mülkiyeti ile sahip olurlar. Elbirliği ile mülkiyette, mirasçıların mallar üzerinde hangi oranda hak sahibi olduğu belli değildir. Bununla birlikte mirasçılar, kalan mallar üzerinde serbestçe tasarruf edebilecekleri paylara da sahip değildir. Bu dezavantajı kaldırmak için mirasçılar bir araya gelerek paylı mülkiyete geçiş için anlaşabilirler. Taraflar bir araya gelmiyorsa, taraflardan her biri paylı mülkiyete dönüştürme davası açabilir. Uygulamada el birliği mülkiyeti ile alakalı en sık karşılaşılan sorunlardan biri de miras bırakanın bankada para, altın vb. menkul değerlerinin olmasıdır. Elbirliği ile mülkiyet halinde taraflar bir araya gelmedikçe banka bu malları mirasçılara veremez. Ancak paylı mülkiyete dönüştürülmesi davası ile her bir mirasçı bu parayı bankadan alabilir.

Mirasın Reddi 

Mirasın reddi genellikle terekenin borca batık olduğu durumlarda gündeme gelmektedir. Miras hukukunda kişinin ölmesiyle birlikte bütün mal varlığı değerleri borçlar da dahil olmak üzere atanmış ve yasal hak sahiplerine kalmaktadır. Miras hukukundaki bu ilkeye külli halefiyet ilkesi denmektedir. Yasal hak sahiplerinin terekeyi kabul etmesi gibi bir durum yoktur. Yani tereke kendiliğinden ölüm haliyle birlikte geçmektedir. Yasal hak sahipleri borca batık bir terekeyi istemiyorlar ise miras avukatı aracılığıyla ya da doğrudan kişinin kendisi dava açmak zorundadır.  Dava ölümden itibaren 3 aylık süre içerisinde açılmalıdır. Bu süre hak düşürücü bir süredir. Miras avukatı vasıtasıyla açılacak dava hukuki olarak daha fazla güvence sunmakta ve hak düşürücü süreler nedeniyle hak kaybı yaşanmasının önüne geçmektedir.